MAHKEMELERDE MEHİR ALACAĞI TALEPLERİ ARTIYOR

yıllık izin
Google News

Mehir alacağı, İslam hukuku çerçevesinde evlilik sırasında veya sonrasında kadına verilmesi gereken maddi bir yükümlülüğü ifade eder. Türk hukukunda ise bu kavram, Medeni Kanun kapsamında “mal rejimi” ve “alacak hakları” ile ilişkilendirilen önemli bir alacak türü olarak değerlendirilir. Son yıllarda, mehir alacağı ile ilgili dikkat çekici yargı kararları ve toplumsal tartışmalar, bu konunun gündemde daha sık yer almasına neden oluyor.

 

MEHİR ALACAĞI NEDİR?

 

Mehir, evlilik sırasında erkeğin, kadına verdiği ya da vermeyi taahhüt ettiği maddi değeri ifade eder. İslam hukuku kökenli bu kavram, genellikle altın, para, taşınır mal veya taşınmaz mülk gibi somut değerlerden oluşur. Mehir, iki şekilde düzenlenebilir:

            •           Peşin Mehir: Nikah sırasında veya hemen sonrasında ödenir.

            •           Vaad Edilen Mehir: Boşanma, ölüm gibi durumlarda ödenmek üzere ertelenir.

 

Türk hukukunda mehir, bir alacak hakkı olarak kabul edilir ve genellikle Medeni Kanun’un genel borçlar hukukuna ilişkin hükümleri kapsamında değerlendirilir.

 

MAHKEMELERDE MEHİR ALACAĞI TALEPLERİ ARTIYOR

 

Son yıllarda boşanma davalarında, kadınların “mehir alacağı” talebiyle açtığı davalarda önemli bir artış gözlemleniyor. Özellikle evlilik öncesi yazılı bir anlaşma ya da dini nikah sırasında belirlenen mehri kanıtlayan belgeler, yargılamalarda kritik bir rol oynuyor. Yargıtay kararları, mehir anlaşmalarının hukuki geçerliliği konusunda önemli ipuçları sunuyor. Örneğin, 2023 yılında Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin verdiği bir kararda, dini nikah sırasında altın mehir taahhüdünde bulunan bir kişinin bu yükümlülüğü yerine getirmesi gerektiği hükme bağlanmıştı.

 

MEHİR ALACAĞININ HUKUKİ BOYUTLARI

 

Mehir alacağı, genellikle Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesinde yer alan “ahlak ve adaba uygun” taahhütler çerçevesinde değerlendiriliyor. Eğer mehir alacağı yazılı bir sözleşme ile taahhüt edilmişse, bu durum “borç ilişkisi” olarak kabul ediliyor ve genel borçlar hukuku hükümlerine tabi oluyor. Ancak, yazılı bir belge bulunmaması durumunda, tanık ifadeleri ve diğer somut deliller davalarda kritik öneme sahip oluyor.

 

MEHİR ALACAĞI DAVALARINDA DİKKAT ÇEKEN ÖRNEKLER

 

Altın Mehir Davası: 2024 yılında İstanbul’da görülen bir boşanma davasında, kadın, evlilik sırasında kendisine vaat edilen 100 Cumhuriyet altınının ödenmediğini belirterek dava açtı. Mahkeme, dini nikah sırasında yapılan vaadin tanıklarla kanıtlanması üzerine, kadını haklı bularak mehri ödemeyen eşin alacağı derhal ödemesine hükmetti.

 

Evlilik Sözleşmesine Dayalı Mehir: Ankara’da görülen bir başka davada ise, kadın evlilik öncesi yapılan sözleşmeyle kendisine vaat edilen bir taşınmazın devredilmediği gerekçesiyle dava açtı. Mahkeme, yazılı sözleşmenin geçerli bir taahhüt oluşturduğuna hükmederek, taşınmazın kadına devrine karar verdi.

 

HUKUKÇULAR NE DİYOR?

 

Hukukçular, mehir alacağı davalarının giderek artmasının altında hem dini değerlerin hem de ekonomik kaygıların yattığını belirtiyor. Uzmanlar, yazılı bir taahhüt olmadan mehir alacağı taleplerinin ispatının zor olduğunu vurgularken, bu tür davalarda mahkemelerin dini normlarla medeni hukuk arasında denge kurmaya çalıştığını ifade ediyor.

 

Avukat Haşim ELMAS., bu konuda şunları söylüyor: “Mehir alacağı davalarında en büyük sorun, sözlü taahhütlerin ispatıdır. Yazılı bir belge ya da güvenilir tanıklar yoksa davanın kabul edilmesi zorlaşabilir. Ancak, mehir alacağı, Türk hukuk sisteminde geçerli bir hak olarak tanınmaktadır ve dava açılması mümkündür.”

 

TOPLUMSAL TARTIŞMALAR

 

Mehir alacağı ile ilgili tartışmalar, toplumsal düzeyde de farklı görüşlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bir kesim, bu uygulamanın kadın haklarını koruduğunu savunurken, diğer bir kesim ise uygulamanın modern hukuk sistemiyle uyumlu olmadığını iddia ediyor. Özellikle boşanma süreçlerinde mehir alacağına ilişkin taleplerin artması, bu konuda daha açık yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.

 

SONUÇ

 

Mehir alacağı, hem dini hem de hukuki boyutlarıyla Türkiye’de giderek daha fazla gündeme gelen bir konu haline geliyor. Bu alanda açılan davaların artışı, kadınların hak arayışında mehir alacağına daha fazla başvurduğunu gösteriyor. Ancak, yazılı belgelerle desteklenmeyen sözlü taahhütlerin ispatı, bu davalarda en büyük sorun olmaya devam ediyor. Mehir alacağına ilişkin yasal düzenlemelerin daha açık hale getirilmesi, hem hak kayıplarının önüne geçilmesini hem de toplumda bu konunun daha net anlaşılmasını sağlayabilir.

Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış.
<