Yengeç Sepeti Sendromu
Evli ya da uzun süreli düzenli ilişkileri bulunan kişiler özellikle yakın arkadaşlarını evlilik ile ilgili olarak ikna etmek için uğraşırlar.
2 Ekim 2021 Cumartesi 11:15
Yengeç Sepeti Sendromu
Evli ya da uzun süreli düzenli ilişkileri bulunan kişiler özellikle yakın arkadaşlarını evlilik ile ilgili olarak ikna etmek için uğraşırlar. Bu kişilerin arkadaşları üstünde bir evlilik baskısı kurmalarının altında yatan sebebi hiç düşündünüz mü? İşte “Siz ne zaman evleneceksiniz, artık evlenin” cümlesinin arkasında yer alan psikolojik sebep...
Evlililerin tüm bekarları evlendirmeye çalışmasının bilimsel sebebi
Mutsuz ya da mükemmel evliliklerini sürdüren kişiler genel olarak bekar arkadaşlarının hayatlarını değiştirmesi gerektiğini düşünmektedir. Yengeç Sepeti Sendromu olarak adlandırılan bu fenomen aslında evlilik dışında iş hayatı da yer almak üzere birçok alanda kendisini göstermektedir. Yengeç Sepeti Sendromu kısaca, “Ben başaramazsam sen de başaramazsın” cümlesi ile anlatılmaktadır. Yengeç Sepeti Sendromu tanımını ilk olarak aktivist yaza Ninotchka Rosca dillendirmiştir. Bu söz özellikle Filipinler’de bir atasözü haline gelmiştir.
Sendromun Altında Gerçek Bir Hikaye Bulunuyor
Sepete konan bir yengeç sepetten rahat bir şekilde çıkabilirken, yengeç sayısı yükselince sepetten çıkmak isteyen yengeçler diğer yengeçler tarafından aşağıya çekilmektedir böylece sepetten hiçbir yengeç çıkamamaktadır. İki ve daha fazla yengeci sepete bırakan kişi onların dışarı çıkamayacağını bilir. Bundan ötürü yengeç sepetlerinin kapağı bulunmamaktadır. Tek yengeç kapaksız kovadan rahat bir şekilde çıkabilirken sayı arttıkça kaçış imkansız hale gelir. Çünkü birbirlerini yukarı itmek yerine, aşağı çekerek engellerler, zarar verirler ve yaralanırlar. Ve sonunda kimse kazanamayacaktır.
Yeşilçam’a Da Konu Oldu
Yengeç sepeti metaforu Türk sinemasında da yer aldı. Yavuz Özkan’ın 1995 tarihli “Yengeç Sepeti” adlı filminde tamamen bu öğeye yer verildi. Filmde mutlu aile tablosu, kısa sürenin ardından şiddetli biçimde “tablonun altındaki geçimsizlik ile kardeşlerin birbirlerine olan bağlılığı ve sevecenliklerinin yapmacıklığının” yüzeye çıktığı bir çöküş sürecine geçiyor. Aile, aynı sepet içine bırakılan yengeçlerin birbirlerini şiddetli bir şekilde tüketmesine ve yaralamasına benzer biçimde bitiyor.