Türkiye'nin göçmen politikası değişecek mi?
Taliban'ın Afganistan'da yönetimi ele geçirmesinden sonra, olası göç dalgalarının hedefi olan Türkiye'de, göçmen politikaları da tartışılmaya başlandı.
14 Eylül 2021 Salı 16:53
Türkiye'nin göçmen politikası değişecek mi?
Taliban'ın Afganistan'da yönetimi ele geçirmesinden sonra, olası göç dalgalarının hedefi olan Türkiye'de, göçmen politikaları da tartışılmaya başlandı. Muhalefetin, şu ana kadar Suriye iç savaşı sebebiyle ülkelerinden kaçanlara yönelik "açık kapı politikası" uygulaması yaparak, "Türkiye'yi yol geçen hanına çevirmekle" eleştirmiş olduğu iktidar partisinde ise düzensiz göçmenlere karşı, eylem ve söylem değişiklikleri dikkat çekiyor.
Hükümetin ilerleyen zamanda, başta Suriyeliler olmak üzere düzensiz göçmenlere dönük yeni bir eylem planını hayata geçireceği, bu bağlamda bir "Göç Bakanlığı" kurulabileceği de siyasi kulislerde konuşulan konular arasında.
Bu gelişmelerden sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun "Mültecileri ülkelerine göndermek için çalışmamız var" şeklindeki açıklaması, "İktidar göçmen politikasını değiştiriyor mu?" sorusunu gündeme getirmiş durumda.
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı (İGAM) Metin Çorabatır, hükümetin düzensiz göçmenlerle ilgili aldığı yeni kararlar ve göçmen politikası konusunda yaptığı tartışmalarla ilgili olarak BBC Türkçe'nin sorularını cevapladı.
MetinÇorabatır, hükümetin göçmen politikası için çok köklü değişiklik yapacakları ile ilgili somut bir adım görülmediğini söylüyor.
Muhalefetin mülteci karşıtı söylemleri ve kampanyalarının siyaset olarak prim yaptığına dikkat çeken, Çorabatır'a göre Türkiye'de sığınma sistemini, "iç kamuoyu ve seçim kaygıları" belirlemekte ve bu durumdan iktidar da etkilenmekte:
"Muhalefetin göçmen karşıtı olarak çok yoğun bir kampanyası bulunuyor. Sosyal medyada nefret söylemlerine yaklaşan durumlar, Kılıçdaroğlu'nun, davul 'zurnayla yollayacağız' söylemi çok prim getiriyor. Bu durum, bütün iktidarlara ve bizde bulunan iktidara büyük bir oy kaybettiriyor, o kesin. 2019 seçimlerindeki muhalefetin seçim başarıları bunu gösteriyor.
"Bunun üzerine de Afganistan'daki olaylar oldu. Bu defa da 'Afganistan'dan büyük bir göç başladı, eli silahlı genç erkekler, rejimi değiştirmek için Türkiye'ye geliyor'a geçti olay. Şu anda bir kitle göçü bulunmuyor. Ancak bu hava yaratıldı ve hakikaten kamuoyunda karşılık bulmayı bir şekilde başarıyor. Bir elit söylemi olarak görüyorum ben ve bu elit söylemi tabanı kışkırtıyor. Bu da Ankara Altındağ'daki olaylara kadar geçmiş durumda. Buna karşın iktidar da kendini savunacak bir söylem olmuyor. 'Uluslararası sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz, mültecileri topluma adapte etmeye çalışıyoruz, diyemiyor, onun için de farklı ifadeler kullanıyor. Türkiye'nin şu anda sığınma sistemini belirleyen iç kamuoyu ile gelecekteki seçim kaygıları, ana ölçüt bu."
Bakan Çavuşoğlu, Afganistan'da yaşananlarla ilgili olarak BM nezdinde bir toplantıda
"Gönderilenler geri dönecekler"
Ankara'da kayıtlı bulunmayan göçmenlerin şehirlerine gönderilme kararının Altındağ olaylarından sonra alındığına işaret eden Çorabatır, 2019 yerel seçimlerinde İstanbul'un CHP'ye yenilmesinden sonra da İstanbul Valiliği'nin tüm düzensiz göçmenler için "kayıtlı oldukları şehirlere gönderilmeleri" kararı aldığını fakat sonrasında bunun "unutulduğuna" kanaat getiriyor.
İktidarın bu adımları da muhalefetin "göçmen politikaları yok" söylemlerine karşı attığını kaydeden Çorabatır'a göre, "kayıtlı illere geri gönderme" çözüm sağlamayacak.
"Çünkü o illerden neden geldikleri apaçık. İş bulamıyorlar. Fakat Ankara'da İstanbul'da iş buluyorlar. Bunların sebepleri araştırılmadan, analiz etmeden, bu insanları götürüyoruz, dediler. Emin olun gidenler aynen mecburi olarak geri dönecekler. Bu açıdan bir iktidar bakımından bu konuda bir sertleşme bulunuyor. Sebebi de iç kamuoyu, muhalefetin 'Türkiye'de bir sığınma sistemi yok, elini kolunu sallayan geliyor' söylemlerine karşılık olarak, hükümet de 'İşte var, biz geri gönderiyoruz kayıtlı oldukları şehirlere' diyor."
O sebeple hükümetin atmış oldukları adımları büyük bir politika değişikliği olarak görmemek gerekiyor.