SÜRDÜRÜLEBİLİR İÇ TASARIM ESTETİĞİN VE İŞLEVSELLİĞİN KUCAKLAŞTIĞI NOKTADIR

25 Eylül 2023 Pazartesi 23:59


İç Mimar Didem Tan:

“Enerji verimliliği, sürdürülebilir gelecek için bir zorunluluk”

“Yerli üreticilerle çalışmak toplumun geleceği için stratejik bir karardır”

Maidan İş ve Yaşam Merkezi’nde açılışını yaptığı Ankara İç Mimarlık Ofisi D’interiors ile iç mimarlık ve tasarım dünyasına yeni bir soluk getiren İç Mimar Didem Tan, geri dönüştürülmüş malzemeler, enerji verimliliği ve yerli üretimle iş birliği yaparak sürdürülebilir bir yaşam alanı yaratmayı hedefliyor.

Günümüz dünyasında sıkça karşılaştığımız “sürdürülebilirlik” kavramının aslında daha derin bir anlam taşıdığını vurgulayan Tan, “Sürdürülebilirlik artık bir zorunluluk ve sorumluluk aslında. Hepimiz yaşadığımız alanları sadece estetik açıdan değil, aynı zamanda çevresel etkisi açısından dikkate alma sorumluluğunu taşıyoruz” dedi. Sürdürülebilirliğin günümüz toplumunda artık bir seçenek değil, bir ihtiyaç haline geldiğinin altını çizen Tan, “Küresel ısınma, deniz seviyelerinin yükselmesi ve biyoçeşitliliğin hızla kaybolması gibi çevresel krizlerle karşı karşıyayız. Eğer şimdi harekete geçmezsek, sonraki nesiller için yaşanabilir bir dünya kalmayacak. Bu açıdan bakıldığında, iç mimarlık pratiği de ciddi bir dönüşüm geçirmeli. İç mekânların tasarımı sırasında enerji tasarrufu, su kullanımı, malzeme seçimi ve atık yönetimi gibi birçok unsuru göz önünde bulundurmak gerekiyor” ifadelerini kullandı. Doğru seçimlerle çevresel etkilerin azaltılabileceğine dikkati çeken Tan, “Her birimiz, evimizde veya iş yerimizde yaptığımız seçimlerle toplam çevresel etkiyi azaltabiliriz. Örneğin, enerji verimli aydınlatma sistemleri veya geri dönüştürülmüş malzemeler kullanmak, sadece bireysel enerji tüketimimizi değil, aynı zamanda genel karbon emisyonlarını azaltabilir” diye konuştu.

“Enerji verimli çözümler karbon ayak izimizi de küçültür”

Geri dönüştürülmüş malzemelerle tasarım sürdürülebilirliğin iç mimarlık anlayışının temel taşlarından biri olduğunu belirten Tan, şöyle devam etti: “Çok sayıda eski yapı ve malzeme yeniden dönüştürülebilir. Bu hem enerji tasarrufu sağlar hem de çöp yığınlarını azaltır. Geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımı, mimarlıkta çevresel etkiyi en aza indirmenin yollarından biridir. Tasarımlarımda ben de sıkça geri dönüştürülmüş ahşap, beton ve metal kullanıyorum. Bu malzemeleri miadı dolmuş, eski binaların yapı malzemelerinden elde ediyorum. Bu malzemeleri kullanarak tasarımın estetiği ve fonksiyonelliği için zengin bir potansiyel sunarken, yeni malzeme üretimi için gereken enerji ve kaynakların tüketimini azaltmaya özen gösteriyorum.” Geri dönüştürülmüş malzemelerin her bir proje için benzersiz bir karakter ve kimlik oluşturduğuna işaret eden Tan, “Eski ahşap parçalarının ya da endüstriyel metal elemanlarının tasarımlara dahil edilmesi her mekânın hikâyesini zenginleştiriyor” dedi.

Enerji verimliliğinin sürdürülebilir mimarlığın ayrılmaz bir parçası olduğunu söyleyen Tan, şu noktalara değindi: “Enerji verimli çözümler, uzun vadede sadece maliyet tasarrufu sağlamakla kalmaz, aynı zamanda karbon ayak izimizi de küçültür. Örneğin, pasif ısıtma ve soğutma sistemleriyle binaların enerji ihtiyacı minimuma indirgeniyor. Bu, doğal hava akışını ve ısı yalıtımını optimize ederek, iç mekânın yıl boyu konforlu bir sıcaklıkta kalmasını sağlar. Ayrıca, enerji verimli LED aydınlatma sistemleri ve otomasyon çözümleri sayesinde enerji kullanımı ihtiyaca uygun bir şekilde düzenleniyor.”  

“Enerji verimliliği ekonomik avantajları da gözetiyor”

Gelişen teknolojiyle birlikte, güneş panelleri gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını da tasarımlara bütünleşmiş etmenin artık daha kolay olduğunu belirten Tan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu hem enerji üretimini sürdürülebilir hale getiriyor hem de elektrik faturalarını önemli ölçüde düşürüyor. Enerji verimliliği yaklaşımı sadece çevresel faydaları değil, ekonomik avantajları da gözetiyor. Enerji verimli bir tasarım, başlangıçta biraz daha yüksek bir maliyete sahip olabilir, ancak uzun vadede bu ekstra maliyet çok daha fazlasıyla karşılanır. Hem bireyler hem de toplumlar için enerji tasarrufu, ekonomik bir kazançtır. Bu holistik yaklaşım, enerji verimliliğini bir ‘yeşil etiket’ veya pazarlama stratejisi olarak görmenin çok daha ötesine taşıyor. Enerji verimliliği, sürdürülebilir bir gelecek için bir zorunluluk, aynı zamanda yaşam kalitesini yükselten bir fırsattır.”

“Bir malzeme ne kadar az yol kat ederse, o kadar az enerji tüketir”

Sürdürülebilir tasarımın bir diğer önemli bileşeninin yerli üreticilerle yapılan iş birliği olduğuna işaret eden Tan, “Sürdürülebilir tasarım, yerel üreticilerle iş birliği yapmayı ve toplulukları güçlendirmeyi de içerir. Bu sayede, sürdürülebilirlik sadece çevreyi korumakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik kalkınmaya ve sosyal sorumlulukların teşvik edilmesine de katkı sağlar. Yerli üreticilerle iş birliği yapmak, ürünlerin uzun mesafeler taşınması ihtiyacını ortadan kaldırarak karbon emisyonunu azaltır. Bir malzeme ne kadar az yol kat ederse, o kadar az enerji tüketilir ve karbon ayak izi o kadar küçülür" diye konuştu. 

Yerli üreticilerle yapılan iş birliğinin aynı zamanda toplumun ekonomisini güçlendirdiğini vurgulayan Tan, “Yerli işletmelerin desteklenmesi, toplumun daha dengeli ve adil bir şekilde kalkınmasını sağlar. Bu yaklaşım, yerli zanaatkarları, küçük işletmeleri ve kooperatifleri destekleyerek, sosyal adaleti teşvik etmek için de bir fırsattır” ifadelerini kullandı. Tasarımlarında yerli malzeme ve işçiliğe önem verdiğinin altını çizen Tan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu, her projenin kendine özgü, yerli kültüre ve topluma uygun bir estetik ve kimlik kazanmasını sağlar. Yerli üreticilerle yapılan iş birliği, tasarımı yerelleştiriyor. Bu yerelleşme her mekânın sadece işlevsel ve estetik olmasını değil, aynı zamanda ‘anlamlı’ olmasını sağlıyor. Bu açıdan yaklaşıldığında yerli üreticilerle çalışmak etik ve sorumlu bir seçim olmanın yanı sıra tasarımın ve toplumun geleceği için stratejik bir karardır.”