Necip Fazıl Kısakürek kimdir? Hayatı ve Biyografisi
Necip Fazıl, henüz 24 yaşındayken yayımlamış olduğu ikinci şiir kitabı Kaldırımlar ile ün kazanmıştır.
25 Mayıs 2021 Salı 18:00
Necip Fazıl Kısakürek kimdir? Hayatı ve Biyografisi
Necip Fazıl, henüz 24 yaşındayken yayımlamış olduğu ikinci şiir kitabı Kaldırımlar ile ün kazanmıştır. 1934 senesine kadar yalnızca şair olarak tanınmış ve o tarihte Türk basınının merkezi olan Bâb-ı Âli'nin önde gelen adları arasında bulunmuştur. İşte Necip Fazıl Kısakürek kimdir? Hayatı ve biyografisi…
İstanbul Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirmesinin (1924) ardından gönderilmiş olduğu Fransa'da Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümünde okumaya devam etti. Paris'te geçen bohem günlerinin ardından, Türkiye'ye dönüşünde Hollanda, Osmanlı ile İş Bankalarında müfettiş ve muhasebe müdürü olarak çalışmaya başladı. Bir Fransız okulu, Robert Kolej, Ankara Devlet Konservatuarı, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde ders verdi (1939-43). Sonraki tarihlerde de fikir ve sanat çalışmalarının dışında başka bir işle meşgul olmadı. 26 Mayıs 1905 tarihinde doğdu. Maraş'lı bir soydan gelmekte olan Necip Fazıl'ın çocukluğu, mahkeme reisliğinden emekli büyük babasının İstanbul Çemberlitaş'ta ki konağında daha çok geçti. İlk ve orta öğrenimini Amerikan ve Fransız kolejleri ile Bahriye Mektebi'nde (Askeri Deniz Lisesi) bitirdi. Lisedeki hocaları arasında dönemin ünlü isimlerinden biri olan Yahya Kemal, Ahmet Hamdi (Akseki), İbrahim Aşkı gibi adlar bulunmaktaydı.
Şairliğe ilk adımını on yedi yaşındayken, annesinin arzusu üzerine başladı ve ilk şiirleri Yeni Mecmua'da yayımlanmış oldu. Milli Mecmua ve Yeni Hayat dergilerinde basılan şiirleriyle kendinden söz ettirmesinin ardından, Paris dönüşü yayımlamış olduğu Örümcek Ağı ve Kaldırımlar isimli şiir kitapları onu çok genç yaşta çağdaşı şairlerin en önüne çıkarıp edebiyat çevreleri içerisinde büyük bir hayranlık ve heyecan uyandırmış oldu. Henüz otuz yaşına basmadan çıkarmış olduğu yeni şiir kitabı Ben ve Ötesi (1932) ile en az öncekiler kadar takdir toplamaya devam etti.
Ünlü zamanlarının zirvesinde iken felsefi arayışlarını sürdürerek içinde yeni bir dönemin doğum sancısını hissetmeye başlayan Necip Fazıl için 1934 senesi gerçekten de hayatının yeni bir dönemine başlangıç olmuştu. Bohem hayatını en koyu rengiyle yaşamış olduğu günlerde Beyoğlu Ağa Camii'nde vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile tanışmış ve bir daha ondan kopamamaıştır. Necip Fazıl' ın hemen tamamında üstün bir ahlak felsefesinin savunmuş olduğu tiyatro eserlerini birbiri ardına edebiyatımıza kazandırması bu döneme rastlamaktadır. Para, Tohum, Bir Adam Yaratmak gibi piyesleri büyük bir ilgi görmüştür. Bu eserlerden Bir Adam Yaratmak, Türk tiyatrosunun en güçlü oyunlarından biridir.
Necip Fazıl'ın şairliği ile oyun yazarlığı kadar önemli olan diğer tarafı, çıkarmış olduğu dergiler ve bu dergilerde çıkan yazıları ile ilgili olarak sürdürdüğü mücadeledir. Haftalık Ağaç dergisi (1936, 17 sayı) dönemin ünlü edebiyatçılarının toplanmış oldukları bir okul haline gelmiştir. Büyük Doğu dergisinde çıkmış olan yazıları ile İsmet Paşa ve tek parti (CHP) yönetimine şiddetli bir muhalefet sürdürmesi sonucunda hakkında açılmış olan çok sayıda davada yüzlerce sene boyunca hapsi istendi, Cinnet Mustatili isimli eserinde hapishane anıları bulundu. Sık sık kapatılmış olan ve toplatılan Büyük Doğu'nun çıkmadığı süreler içerisinde günlük fıkra ve çeşitli yazılarını Yeni İstanbul, Babıalide Sabah, Son Posta, Bugün, Milli Gazete, Hergün ile Tercüman gazetelerinde yayımlanmış oldu. Büyük Doğu'da çıkarılmış olan yazılarında kendi imzası dışında Adıdeğmez, Ahmet Abdülbaki, Mürid şeklinde müstear adlar kullandı. 1962 senesinden itibaren de hemen hemen bütün Anadolu şehirlerinde vermiş olduğui konferanslarla büyük ilgi çekti.
1980 yılında Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü'nü, 'İman ve İslam Atlası' isimli eseriyle fikir dalında Milli Kültür Vakfı Armağanı'nı (1981), Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü'nü (1982) almaya hak kazanmıştır. Ayrıca Türk Edebiyatı Vakfı'nca 1980 yılında verilmiş olan beratla 'Sultan-üş Şuara' (Şairlerin Sultanı) unvanını almıştır.