Karanfil Devrimi nedir? Karanfil Devrimi nasıl gerçekleşti?

Karanfil Devrimi, Portekiz’de 25 Nisan 1974 tarihinde, şiddet kullanılmaksızın gerçekleştirilen bir askeri darbe olarak tarihe geçmiştir.

26 Nisan 2021 Pazartesi 14:15

Karanfil Devrimi nedir? Karanfil Devrimi nasıl gerçekleşti?

Karanfil Devrimi, Portekiz’de 25 Nisan 1974 tarihinde, şiddet kullanılmaksızın gerçekleştirilen bir askeri darbe olarak tarihe geçmiştir. Karanfil Devrimi, Portekiz’in otoriter bir rejimden demokrasiye geçişi için verdiği mücadelesidir. Devrimin başlaması için ilk adımı 24 Nisan 1974 senesinde Eurovision şarkı yarışmasında, Portekiz’i temsil etmek için katılan yarışmacının sahnede “E depoi do adeus (Ve vedalaştıktan sonra)” adındaki şarkıyı söylemesi ile birlikte atıldı. Peki Karanfil Devrimi nedir? Karanfil Devrimi nasıl gerçekleşti işte detaylar.

Karanfil Devrimi, 24 Nisan günü Eurovision’da verilen sinyalin ardından 25 Nisan gününde ulusal radyo kanalı olan Grandola, Villa Morena ismindeki şarkının çalınması ile birlikte bir sinyal daha gönderildi. Bu sinyalin ardından ise Silahlı Güçler Hareketi darbeye döktü. Sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş olmasına rağmen, Karanfil Devrimi’nde halk darbeyi desteklemek adına sokağa döküldü.

Karanfil devrimi nedir?

Karanfil Devrimi, Portekiz'de 25 Nisan 1974 günü şiddet kullanılmaksızın gerçekleştirilen askerî darbeye verilen addır. Portekiz'in otoriter bir diktatörlük yönetiminden kurtulup demokrasiye geçişini gerçekleştirilmesi için iki yıl sürecek olan bir değişimin başlangıcı sayılmaktadır.

Karanfil devrimi nasıl gerçekleşti?

1930’lu yıllardan itibaren Estado Novo (Yeni Devlet) isimli otoriter rejimin varlığını sürdürmüş olduğu Portekiz, 1950'li yıllardan beri sömürge topraklarında önemli boyutta güçlükle karşı karşıya kaldı. 1953'te, Hindistan kıyılarında yer alan Portekiz sömürgeleri Goa, Daman ile Diu'nun statülerinin belirlenmesi için Hindistan'ın gerçekleştirdiği görüşme isteğini reddetti.

17 Aralık 1961 yılında Hint birlikleri tarafından bu üç toprak da Portekiz'den geri alındı ve 1960'lı yıllarda ise Afrika'daki Portekiz sömürgeleri karıştı; 1961'de Angola'da baş gösteren karışıklıklar 1963'te Gine Bissau'ya, ertesi sene de Mozambik'e sıçradı. Şubat 1965'te muhalefet lideri Humberto Delgado'nun öldürülmesinin ardından oluşan gergin siyasal ortam devam ederken yapılan 25 Temmuz 1965 başkanlık seçimlerinde, rejimin adayı amiral Américo Tomás tekrar başa getirildi. Ülkeyi yarım asır kadar bir süre boyunca otoriter biçimde yönetmekte olan Başbakan António de Oliveira Salazar, 16 Şubat 1968'de sağlık sorunları nedeniyle iktidarı bırakmak durumunda kaldı. Onun yerini Marcelo Caetano aldı ve davranışına demokrasiyi yansıtmak ile birlikte aynı yoldan yönetmeye girişti.

1970'li yıllara gelindiğinde Estado Novo rejimi, Portekiz üstünde baskı kurmaya devam ediyor olsa bile sömürgelerdeki durum gittikçe kötüleşiyordu. Gine-Bissau'da milliyetçiler, zaman içerisinde kendi iktidarlarını kurup gerilla savaşına başladılar. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun öncesinde ve Kasım 1972'de bir defa daha kınamış oldukları Portekiz'in, diplomatik yalnızlığı, Afrika'da sürdürmüş oldukları siyaset nedeniyle daha da yoğunluk kazandı. Katolik Kilisesi de hükümete soğuk davranmaya başladı ve zorunlu askerlik hizmetinin 4 seneye çıkarılması asker kaçaklarının sayısında yükselişe sebep oldu. Sömürgelerde yürütülmekte olan savaştan dolayı oluşan mali yük ise başka bir problemdi.

Darbe girişiminin şarkılarla başlamasından sonra stratejik noktalar ele geçirildi ve radyolardan duyurulan sokağa çıkma yasağı bulunmasına rağmen halk darbecileri desteklemek için sokağa çıktı. Ele geçirilen stratejik noktalardan biri olan Lizbon Çiçek Pazarı'nda çok sayıda olan karanfillerin silah ve tank namlularına sokulmuş olduğu görüntülerin bütün dünyaya yayılması ile darbenin ismi oluştu: Karanfil Devrimi. Darbe aynı zamanda düşük rütbeli askerler ve sol görüşlü subaylar tarafından gerçekleştirildiği için “Yüzbaşılar Hareketi” olarak da bilinir.

Karanfil Devrimi ile Portekiz Devleti'nin Afrika'da uygulamış olduğu sömürgeci politika ile devam ettirdiği savaş sona erdi. Portekiz son derece hızlı biçimde sömürgelerindeki askeri ve idari personeli geri çekti. Zaten devrimin öncesinde büyük bir ölçüde Portekiz'den kopan Gine-Bissau ise bağımsızlığını ilan etti.

Bu devrim sonucunda Batı Avrupa’da en uzun süre gerçekleşen diktatör yönetimi olan Estado Novo olarak hatırlanan ve Salazar'la başlayan sıkıyönetim sona ermiştir. Bu darbenin sonucunda Avrupa'daki son diktatörlüklerden biri yıkıma uğramıştır.

Portekiz'de 25 Nisan günü Özgürlük Günü (Dia da Liberdade) ismiyle kutlanmaktadır.